30 Haziran 2010 Çarşamba

sıra!


Dün gece yine Optimus Prime'la buluştuk bana "Seni Seviyorum" dedi!

Sıraya geç dedim.

29 Haziran 2010 Salı

Bu güzel bi çatlak mesela!


çatlak!

Bu sabah çatlak çatlak uyandım. Sesim çatlak, başım çatlak, kaşım, gözüm her yerim. Oysaki dün gece Transformes'ı seyrederken ne kadar heycanlıydım, Optimus Prime' a da aşık oldum galiba ondan olabilir.

Ama sabah çok çatlaktım hayır kafadan diil ki hiç diilimdir. Ben çatlağım diyen insanlarıda anlamam mesela ben çok normalimdir. Verdiğim tepkiler çok normaldir, kız gibi kırıtırım mesela ya da trip atarım böyle istediğim bi şey olmayınca dudak bükerim alt dudak diil ama üst ördeğe benziyosun diye ondan söylerler çünkü istediklerim çoğu zaman olmaz oda hep öyle sarkık durur.
Gelirken bi şarkıda "she's my lover, she's my friend" diyodu. Bende öyleyim galiba ama hangisinin bittiği yerde hangisi başlıyo anlamıyorum mesela, yolda yürürken, evde maç seyrederken, yemek yerken arkadaşım (normalde buralarda sevgili olunur evdesin ya ya da yolda el ele göz göze gezersin ya) sergi gezerken, aile yanında, onun erkeklerinin arasında sevgiliyim (buralarda da arkadaş olunur mesela aile anlamasın, sergi geziyoruz şurda dur bi öpme olur mesela) bir de şarkıda sonra "because of you" dedi benim kafam karışık olduğundan yani aslında bunlar ben olduğum için birbirine karışıyo ya da ben şaşkınım zaten hep öyleydim. Ama normalim söyledim. Tabi böyle olmasına şikayet edildiğinden dem vurulmuyo burda süpriz ya işte ne olduğu belli olmuyo ama bence ben hep sevgili olmalıyım arkadaşlarımında, aileminde, sevgiliminde sevgilisi olmalıyım hep o ağdalı şiirlerde yazılan sevgili gibi hep bi sevilen, özen gösterilen, kaşına gözüne değer biçilemeyen...

İşte çatlak uyandım dedim ya o yüzden oldu. Bunlar o yüzden çıkıyo şimdi yüzüm çatlamış mesela kurumuş, krem sürüyorum sabahtan beri ama yeterli gelmiyo bana, istediğim gibi yumuşamıyo sanki, onun dokunması lazım galiba sonrada ne kadar yumuşak demeli o zaman inanırım heralde aa evet yumuşamış derim. Bir de bir yerde çatlak var ama yok o bu sabah olmadı çoktan olmuş çok çok uzun zaman önce olmuş binadaki çatlak gibi ama tekrar bir deprem olana kadar onun orada olduğunu bilip hiç bir şey yapmamak gibi deprem olduğundaysa başına yıkıldığında evin, aa ama zaten çatlamıştı demek gibi yeniden yıkıp yenden yapmalı ama şimdi kim uğraşıcak önümüzdeki depremlere bakalım biz...

Bir de hala yemek yemedim. Şu an bunu bilse bana kızacak en az 5 kişi tanıyorum. Komşumuz Murat'ta dahil buna, baktı ki bugün çatlamışım Nutella getiriyimmi onunla kapatırız dedi yok Nutella diil bol bol güneş, arkadaş, kıkırdama, öpüşme lazım bu çatlağa ona söylemedim tabi ben biliyorum bunları hepsini her şeyi bildiğim gibi...

28 Haziran 2010 Pazartesi

sabah!

Çok uzun bir aradan sonra ilk defa bu sabah çok sessiz uyandım. Tek başıma ev sessiz, sadece Mai'nin ayaklarıma şikayette bulunurken çıkardığı sesler var!

Dün gece yatarken baktım ki istersem evdeki tüm yastıkları kullanabilirdim, tüm yorganlar, tüm pikeler benim üstümde olabilirdi. Kimse şikayet edemezdi yastığım, yorganım nerde diye çünkü yalnızdım yine yılın belli zamanlarında olduğu gibi, yine benim evim bana geri dönmüştü. Geçen sene kaldığı yerden devam ederek, sadece misafirimle karşıladım bu seneyi birbirlerini sevdiler mi bilmem odam, yemek masam,televizyonum kabullenmiş göründü! Ya bana saygılarından ya da gerçekten o zaten orda hep olması gereken misafirmiş gibiydiler...

Ve bu sabah bu sessiz kalkış uzun zamandır yazmadığımı hatırlattı bana o kadar çok düşünüyorum ki bu sıralar, o kadar çok farkında olduğum anlar var ki hepsini biriktirip bir yere bırakmadığım için kafamda birbirlerinden bağımsız, öylece gezinip durmaktalar o yüzden hiç birinin kolundan tutup bugün buraya seni yazacağım diyemiyorum, öbürü kıskanıp araya çomak sokuyo ama bugün uzun zamandır tek bir konu hakkında düşündüğümü farkettim ve bu konunun arasına diğer kargaşaların çomak,böcek ya da nifak sokamadığını...
O yüzden kolundan tutup buraya yazabilirim onu...

Aşkı, bu ara hep onu düşünüyorum çünkü nasıl soyunduğunu başka bir bedene nasıl girdiğini, girerken uymayan yerlere göre esnediğini, daraldığını, büyüdüğünü,kıvrıldığını gördüm. Değişimi gözlerimle gördüm karşımdaki bedene yerleştiğini, onu izlediğimi bile bile yaptı bunu gözlerimin içine baka baka, bak yine yapıyorum gördün mü, çünkü ben böyleyim sen istemesende, sen hazır olmasanda ben senden bağımsız, özgür, kendi istediğim gibi yerleşirim. İkinizin arasına otururum, istersem de sadece ona ya da istersem sadece sana yerleşirim dedi.

Korktum, korkmak ne kelime ödüm patladı. Yapabileceğim bir şey var mı dedim, sordum insanlara ama herkes yok o yerleşmiş bile dediler. Sonra bana onun gözlerinden baktı, o zaman sakinleştim çünkü unuttuğum bi şey vardı aşk ona göre şekillenirken kendisi de o adama göre şekilleniyodu. Ve gördüğüm gözler sakin olmamı çünkü ben nasıl bakarsam, ne söylersem, ne yaparsam, ne yapmak istersem onu alıp ne kadar saklarsam, ne kadar beklersem o kadar orda olucağını gösterdi ve ben o zaman anladım nasıl sevildiğimi...

Bu sabah farkına vardığım gibi, browni yemeye kalktım ama sadece kalkışabildim, çünkü avuçladım, unuttum avuçalanamıycak kadar yumuşak ve hassas olduğunu, sonra dağıldı. Dağıldığı içinde kızdı bana biliyorum, benim zaten yemeklerle aram hiç bi zaman iyi olmadı. Genelde onlara zarar vermek istemediğim için yemem, ama bu sıralar o kadar çok istiyorum ki fiziksel şiddete bile vardırabiliyorum, yağmalıyorum yemeklerimi, hepsi benim olsun istiyorum!

İşte bende bunu anladım ki bende öyleyim, o yüzden zarar verilerek seviliyorum, yağmalanıyorum, şiddete vardırılıyo beni sevme isteği, o yüzden hepsim isteniliyo!

Şimdi daha anlayışlıyım sırf bunlar yüzünden, bunları düşündüğüm ve anladığım için!